4 Aralık 2012 Salı

Özet

Selam millet, nasılsınız? Ben hiç iyi değilim. Evet, evet haklısınız çok tembel bir blog yazarıyım ben, yüzüme vurmanıza gerek yok, gerçeklerin farkındayım. Gerçi yüzüm de yok ya yazmaya, kendimi savunmaya neyse.

Malum 2012yi defetmemize çok az bir zaman kaldı. Bir özet geçmek gerekirse bu sene malesef bana hiç yaramadı diyebilirim. Koca 12 ay boyunca burnum boktan çıkmadı, harçtan borçtan belimi doğrultamadım, okulla alakası olmayan bir şahıs olduğum için hadi bari çalışayım dedim tabi kazın ayağı öyle olmuyor ha deyince uygun bir iş bulamadım, bu sebeple maddi ve manevi kendimi iyi hissetmek için aslında aldığım eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir sektörde aylarımı harcadım, tabi bu süre zarfında iş aradım durdum, görüşmelere gittim, reddedildim, olmadı, umutsuzluğa kapıldım ve ara verdim. Böyle bir çırpıda anlattınca etkili olmayabilir ama yaşadığım moral bozukluğunu bir ben bilirim. Nerede kalmıştık, sadece haftasonları part time çalışmama rağmen bir öğrenci için fena sayılmayacak miktarda para kazandığımı da eklemek isterim, yukarıda allah var. Gayrimenkul sektörü çok dinamik bir pazar, yaptığım iş gereği çok fazla insanla muhattap oldum, yeri geldi dişli müşterilerle tatlı sert atışmalara girdim, yeri geldi çaylar, kahveler, pastalar, börekler eşliğinde hiç tanımadığım insanlarla uzun uzadıya sohbetler ettim. Satış zevkli iş, hele de sattığın şey değerliyse kendini  iyi hissettirdiği bir gerçek ama olmayınca olmuyor tabi. Oraya ait olmadığımı bilsem, yaptığım işin hakkını fazlasıyla veriyor oluşum bu süre zarfında tek tesellim oldu diyebilirim. Okulla alakam olmadığını söylemiştim değil mi, buna bağlı olarak okulu uzatmış olmam çok şaşırtıcı bir sonuç değil sanırım. Tabi bir de artık nur topu gibi bir disiplin cezasına sahibim ki ömrümden ömür götüren, saçlarıma aklar düşüren, beni dipsiz kuyulara atan bu nahoş olay da ibretlik paylaşım olarak bir başka posta konu olsun.

Bitti mi sandın? Tabiki de bitmedi. Ben bu bahsettiğim işte çalışırken umut fakirin ekmeğidir diyerekten yeniden iş aramayı da ihmal etmedim. Güzel firmalarla, güzel pozisyonlar için görüşmelere gittim ama sonuçları güzel olmadı. Şu hayatta torpilin yoksa git kendini köprüden at daha iyi, bunu öğrendim. Bir hevesle görüşmeye gittiğin yerde daha danışmadan içeri alınmadan benim şu departmanda şu, şu tanıdığım var, şu kişi amcam olur vb dialogların içinde kaldım. İşte o an o bok beyinlilerin suratına tükürüp ordan siktir olmak istedim. Ben zaten -1 ile başlamıştım, kaybedecek daha neyim olabilirdi? Olmasını deli gibi istediğim bir kaç yerden de reddi yiyip, götümün üstüne oturunca üç kuruşluk psikolojim iyice alt üst oldu malum. Sonracığıma şu an çalıştığım yere başvurdum. Proje dahilinde çalışacak stajyer arıyorlardı, okuldan öğrendiğim 3-5 şeyi kullanırım düşüncesiyle yola çıktım. Tabi eldeki hesap çarşıya uyar mı hiç? Takriben 3 ay boyunca haftaiçi bu proje dahilinde staj yaptım, haftasonları ise ilk bahsettiğim işe devam ettim. Kendinle ne zorun vardı demeyin, para tatlı geliyor insana. Ama bu da can tabi, fazla zorlamaya gelmiyor. Bende sinir, sabır, tahammül, akıl sağlığı namına bir şey kalmayınca, bu işe bir son vermek gerek deyip haftasonu çalıştığım şirketten ayrıldım.

Şu an çalıştığım şirket yine inşaat sektöründen, hatta bu sektörün öncü firmalarından biri. Zaten bu gidişle bu kadar inşaat tecrübesinden sonra ya müteahhit olacağım, ya da vinç operatörü. Beraber çalıştığım insanlar sağ olsun her zaman bana karşı çok iyi oldular. Proje dahilinde işe alındığım için ilk zamanlarda eşşek gibi çalıştığımı inkar edemem. Hele de o puşt danışmanların ağız kokularını çekmek yok mu? Onlara mecbur kalalım diye en ufak bir şeyi gösterirken bile gözlerine belerte belerte triplere girmiyorlar mı, işte orda delleniyorum. O götler sayesinde SAP tabloları, yetkilendirme matrisleri, test serverları içinde debelenip duruyorum. Bunları ben yapacaksam sen niye danışmansın da, ben değilim e be allahın kulu. Günlerim böyle isyan edip, hayatı sorgulamakla, nerede yanlış yaptığımı aramakla geçiyor.

Tabi bu arada sevgili sevgilimi de bu ay içinde askere göndereceğimi de eklemek isterim. Bende bu şans, bu cenabetlik, bu düztabanlık varken yavrumun allahın siktir ettiği bir yere düşmesinden it gibi korkuyorum. O sebeple sonuçların açıklandığı akşam nereye düştüğüne ben bakmayacağım. Lan 2012 koca sene yüzüme bir kez olsun gülmedin, bari bu sefer yap bir babalık da yavrumu gurbet ellere düşürme, şöyle en fazla 1-2 saat mesafede, güle oynaya yapsın vatani görevini.

Anlayacağınız bende haberler nanay, baharı bekleyen kumrular gibi 2013'ü sabırsızlıkla ve büyük umutlarla bekliyorum. Peki sizde haberler nasıl diyor ve daha fazla kabak tadı vermeden kaçıyorum. En kısa zamanda boktan hayatımdan kesitlerle sizi rahatsız edeceğimden emin olabilirsiniz. Çüssssss.

23 Ağustos 2012 Perşembe

Ce-eeeeee

Devasa bir aradan sonra tekrardan merhaba. Hayatımın en kötü yazlarından birini geçiriyor olmanın verdiği iğrenç ruh hali sebebiyle kendimi dış dünyaya kapatmak, daha doğrusu kapatmak zorunda kalmak bu aranın sebebi. Üzerimdeki ölü toprağını bir türlü atamıyor, bu sebeple hiç bir şeye odaklanamıyorum. Kafamda yazmak istediğim şeyler, paylaşmak istediklerim elbette var ama elim gitmiyor, vaktim olmuyor. Öyle işte. Bu can sıkıntısı ve boktan ruh halinden fırsat buldukça twitter ve instagram aracılığıyla kafa dağıtmaya çalışıyorum. Bu postu da boynu bükük kalmış, sahipsiz ve zavallı blogumu azıcık canlandırabilmek, ses vermek ve kaçak dövüştüğüm şu günlerden bir kaç kareyi paylaşabilmek adına hazırladım. 


Giovanni'nin yeni serisini denedim.


VS Sheer Love'a bayıldım.


"Avuç içi kadar mutluluk yeter" şarkısı La Senza'da daha da anlamlı hale geliyormuş bunu anladım.



Avon Argan yağlı serum çıkarmış dediler, aldım.


 Kendimi şımartmak için koşa koşa VS'a gittim.


 Pakedimden bunlar çıktı, aşık oldum, öldüm bittim.


Daha fazla kayıtsız kalamadım.



Kahve içtim, falıma bakan olmadı:(


Kancaev'in buzdolabı magnetlerini pek bir sevdim.


Bayram tatilde ufak bir kaçamak yaptım. Twigy terliklerimle mutlu olmaya çalıştım.


Ruh halim kitap seçerken de yakamı bırakmadı.

 
Lilyum kokusu sevdiğimi söylemiştim değil mi?


 İnternetten alışverişin dezavantajlarını yaşadım.


 Böreğin hasını yedim.


Bulutlanan havaya inat denizin keyfini çıkarmaya çalıştım.


Sevgili elinden mamalar yedim.


Mıhlama da yedik tabi.


  Puflarda mayıştım.


Sarının enerjisine hayran kaldım.

Takip etmek isteyenler için twitter ve instragram'da "cerenonrgn" yazıp bana ulaşabilirsiniz.

15 Haziran 2012 Cuma

Kérastase Resistance Ciment Thermique


 Röfleli saçlarımla başımın belada olduğunu takip edenler bilir. Bu sefer de sarı saç belasıyla başa çıkmak adına Kérastase Ciment Thermique'i denedim, bitirdim, sıra yorumlara geldi.


Ciment Thermique Kérastase'ın ısıyla aktive olan meşhur ürünü. Saçı içten dışa güçlendirmeyi ve yapılandırmayı vaad ediyor. İçeriği sayesinde özellikle röfleli, yıpranmış ve lastikleşip yapısı bozulmuş saçlara tavsiye ediliyor. 

Nasıl kullandığıma gelecek olursak, havluyla fazla suyu alınmış nemli saça yeterli miktarda uygulayıp (omuz boyundaki saçlarıma 2-3 fındık boyutunda kullandım) kurutma işlemine geçtim. Durulanmayan bir ürün olduğundan ötürü kullanımı rahat, yapısı losyon gibi kesinlikle ağırlaşma, yağlanmaya sebep olmuyor. Ayrıca kokusunu da çok sevdim. Isıyla aktive olduğu için gönül rahatlığıyla fönden düzleştiriciden önce kullanabilirsiniz. Düzenli kullanımla beni yaklaşık 3.5 ay idare etti.

Sonuç olarak ürünü kullandığım süre zarfında edindiğim gözlemlerden Ciment Thermique'in etkili bir ürün olduğunu söyleyebilirim. İlk haftadan itibaren saçında toparlanma ve canlanma hissettim. Kopuklarımın olduğu kısımlarda görünüm düzeldi. Zaman içerisinde adının neden Ciment Thermique olduğunu da anladım tabi, düzenli kullanım sonucunda saçın yapısı ciddi anlamda güçleniyor, röfle sebebiyle lastikleşip uzayan saçlarımda sertleşmeye sebep oldu, bu da amacına hizmet ettiğinin bir göstergesi zaten. Sözün özü kesinlikle denenmesi gereken bir ürün diyebilirim, ille saçınızın perişan olması gerek yok, şekillendirme aşamasında ısıyla fazla haşır neşirseniz alın kullanın farkı göreceksiniz.
 

Bu arada artık sarışın değilim. Geçtiğimiz hafta saçlarımı açık kumral, toffee tonlarına boyattım ve yeni rengimi pek sevdim doğrusu. En kısa zamanda bununla alakalı da bir post hazırlayacağım, bakalım yorumlar nasıl olacak.

10 Mayıs 2012 Perşembe

Cetaphil Nemlendirici Losyon


Batık dosyasında Dermatolog Serkis Barış'ın yazdığı nemlendiriciden bahsetmiştim ki kendisi bu olur.İlk aldığımda bir heves düzenli bir şekilde kullanmaya çalıştım fakat zamanla kendisi diğer nemlendiricilerimle aynı kaderi paylaşıp benim üşengeçliğim sayesinde bir kenarda boynu bükük kaldı. Kullandığım süre zarfında izlenimlerime göre Cetaphil gerçekten de çok güçlü bir nemlendirici, yoğun yapılı fakat kolay emiliyor. Rahatsız edici bir kokusu yok. Yüz ve vücutta kullanılabiliyor. Komple yüze uygulama cesaretini kendimde bulamadım, fakat ara sıra pul pul kuruyan burun ve ağız kenarlarımı da kısa sürede kendine getirdi hem de sivilceye sebep olmadan. Ha bacaklardaki leke ve batıklar için derman oldu mu derseniz bir etkisini göremedim.



 Cildi yatıştırıyor, fazlasıyla nemlendiriyor ama lekeler için çözüm olmayacağı zaten aşikar. Yine de kendisine tekrar bir şans verip raftan indirdim ve düzenli kullanacağım. İnternette araştırdığımda her cilt tipinden, memnun kullanıcı yorumlarını okudum, markanın bir de meşhuuur bir temizleme ürünü var ama deneme fırsatım olmadı. Atopik dermatitli, hassas ciltler de dahil olmak üzere her türlü cilt tipine uygun, nemlendirici arayışında olanlara tavsiye ederim. Hele de güneşin yüzünü gösterdiği bu günlerde etek, elbise sezonu açılmışken bacaklardaki uygulamalarda bıraktığı parlaklıktan memnun kalacağınızı düşünüyorum. Yoğun nemlendirme ve parlaklık, bir taşla iki kuş. Aklınızda bulunsun.

 

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Fondöten Önerisi

Uzunca bir süre erteledikten sonra sonunda MAC Matchmaster'ı deneme şerefine eriştim. Sonuç hayalkırıklığı oldu. Cildim yağlıya dönük ve gün içerisinde t bölgemde doğal olarak parlama yaşıyorum. Matchmaster t bölgemde bir türlü homojen bir şekilde dağılmadı, resmen kalıp halinde kötü bir görüntü oluştu, kusma yaptı. Halbuki ne umutlarla denemiştim. Bunun üzerine Mua Studio Sculpt sample ı verdi henüz denemedim, fakat bu öneri yağlı ciltler için yanlış değil midir? Zaten yağlanma problemi yaşıyorum Sculpt ile gün içinde disko topu gibi parıl parıl gezerim diye düşünüyorum.

Buradan yola çıkarak sizlerden fondöten önerisi bekliyorum. Dediğim gibi cildim yağlı, yoğun kapatıcılığa ihtiyaç duymuyorum. Bunları baz olarak senin derdine bu derman olur dediğiniz bir ürün var mıdır? Pamuk eller klavyeye.

19 Nisan 2012 Perşembe

Sephora Göz Makyajı Temizleyicisi

 

Sephora'nın bu ürünüyle tanışmam aslında pek iç açıcı olmadı. Bendeniz arap yağı bol bulunca her yerine sürermiş hesabı gereken miktardan fazlasını pamuğa döküp, makyajımı temizlemeye çalışınca resmen pandaya dönmüştüm. Kalem, maskara ne varsa komple göz çevreme bulaşmıştı. Göz makyajı temizleyicisinin makyajı dağıtıp, tüm göz çevresine bulaştırmasını kimse istemez herhalde. Neyse daha sonra insani boyutlarda kullanmayı denedim. Sonuç tabiki de ilke kıyasla olumlu oldu. Bendeki waterproof versiyonu olmamasına rağmen gel eyelinerı kolaylıkla çıkartıyor. Maskarada zaten waterproof ürün kullanmıyorum o sebeple performansını değerlendiremeyeceğim. Yağlı his bırakan ürünlere tahammülüm yok, bu ebeple yapısını çok sevdim. Gözleri yakmadan, hassasiyete sebep olmadan güzelce temizliyor. Kısacası uygun fiyatlı bir göz makyajı temizleyicisi isteyen herkese iyi bir alternatif olabilir. 

Ha derseniz tekrar alır mısın? Ben Bioderma H2O'yla yoluma devam ederim. Göz için ayrı, cilt makyajı için ayrı temizleyiciye gerek yok. Bioderma da ihtiyaçlarımı fazlasıyla karşılıyor.

(Bloga yazmayalı ne kadar uzun zaman olmuş, üzerimdeki ölü toprağını bir an önce atıp bomba gibi postlarla kaldığım yerden devam etmeyi umut ediyorum.)

9 Mart 2012 Cuma

The Body Shop Üzüm Çekirdeği Özlü Serum


The Body Shop'un mat ve kabarmış saçlar için önerdiği üzüm çekirdeği özlü serumundan çok memnun kaldım. Havluyla nemi alınmış saç uçlarına 1-2 pump uyguluyor ve saçlarımı kurutuyorum. Kurutma işleminden sonra oluşan kabarma, elektriklenmeleri engellemek için de 1 pump yeterli geliyor. Sonucunda gerçekten de elektriklenmeyen, yatışmış ve parlak saçlara kavuşuyorsunuz. Saç uçlarındaki kırıklara, çatallanmalara extra bir etkisi olduğunu söyleyemem ama kullanım sonucunda daha yatışmış saçlar elde ettiğiniz için bu sorunları da görünüm itibariyle daha hafifletiyor diyebilirim. Yapısı hafif, saçımda ağırlaşma, yağlanma yapmadı. Kokusunu da sevdim. Kısacası TBS'nin çok tutulan serumunu gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz, tavsiye ederim.


3 Mart 2012 Cumartesi

Sebamed Liquid Face & Body Wash


Bu ürün uzun zamandır benle, varlığını bile unutmuşum. Project pan için seçim yaparken gözüme çarptı, post hazırlayayım dedim. Sebamed'in bu likit temizliyicisi sevilen bir ürün, özellikle takip ettiğim bir forumda sivilce problemi için kullanıp memnun kalan çok olunca ben de zamanında denemek için almıştım.

Ürün adından da anlayacağınız gibi hem yüz hem de vücut için kullanılabiliyor. Dermatologların akne tedavileri için önerdiği bu üründen benim pek memnun kaldığım söylenemez. Bir kere koku olarak beni rahatsız etti, ilaç ilaç kokuyor. Aldığım zaman en fazla 4-5 gün kullanabildim. Yüzümü fazlasıyla gerip rahatsız bir his vermesinin haricinde, kullandığım bu kısa süre içerisinde özellikle burun ve ağız kenarlarında, çenemin altında aşırı kuruma, pullanma yaptı ki cildim malumunuz yağlıdır. Böyle problemler yaşayınca ben de doğal olarak kullanmayı bıraktım. Belki vücut için tekrar şans verebilirim, ama yüz için piyasada mis gibi ürünler varken bunu asla kullanabileceğimi sanmıyorum. 


Yine de memnun kalınan, tutulan bir ürün olduğunu düşünürsek denemek konusunda karar sizin, umarım memnun kalırsınız.

1 Mart 2012 Perşembe

Batık ve Leke Problemleri Dosyası

Kim cildinin bebek poposu gibi yumuşacık, pürüzsüz ve kusursuz görünmesini istemez? Hele de söz konusu bacaklar olunca bu soruya olumsuz cevap veren hatta kayıtsız kalanın aklından şüphe ederim doğrusu. Aramızda doğuştan şanslı diye tabir ettiğimiz cildi için ekstra hiç bir şey yapmadan bu özelliklere sahip olan pek çok kişi var, o kişiler kendilerini biliyor ve hemen çıkıp gitsinler gözüm görmesin:) Şaka bir yana kusursuz tenli arkadaş, sana çok imreniyorum bilesin. Bu şanslı kesim haricinde bir de içerisinde benim de bulunduğum talihsizler, çekecek çilesi olanlar diye bir gerçek var tabi. Bu kısım ömrü boyunca aman selülitim nasıl azalır hele çatlak düşman başına, doğru epilasyon yöntemi, aman bir leke bir pürüz olmasın derken saç baş yolacak tayfa oluyor. Alan olarak da bu kadar geniş bir yüzeyin tamamında asayişi sağlamak her baba yiğidin harcı olmayınca zayıf halkalar eleniyor tabi.


Soruna gelecek olursak bu aralar bacaklarımdan yana derdim büyük. Alt bacaklarımda denediğim tüm epilasyon yöntemlerine (lazer hariç) rağmen çaresini bulamadığım leke problemine kafayı takmış bulunmaktayım. Bu problem bölgesel (alt bacak; kaval kemiği civarı), yer yer minik pigmentlerin, kızarıklıkların olduğu bir cilde sahibim. Batık problemim malesef var, kabak lifi ve yoğun nemlendirme ile kısa süre için görünümü hafifletebiliyorum. İtiraf etmek gerekirse bunları da çok düzenli yaptığım söylenemez. Malesef bu tarz sorunları yaşayan pek çoğunuz gibi ben de batıkları sıkmaktan, kurcalamaktan çok keyif alıyorum. Sonuç kaçınılmaz, geçmek bilmeyen lekeler, kesip atılmak istenen bacak. Çevremdekilere bakarsak çok dert ediyormuşum, kimse büyüteç alıp bacağımı incelemiyormuş-ki eminim bu konuda dertli olan herkesin duyduğu şeylerdir- klasik laflar edip sinirlerimi daha da bozuyorlar.


Neyse efendim ben de geçenlerde boş oturacağıma bir dermatologa görüneyim dedim. Cildiye denince malumunuz akla gelen ilk isim meşhur Agop Kotoğyan. Fakat 3 tane kıl kökü ve pigment için 400 TL vermeye gönlüm razı olmayınca (o paraya öküz alırım ben öküz) araştırmalar sonucu Surp Pirgiç Hastanesi'nin süperstarı Serkis Barış'a gitmeye karar verdim. Kendisinin Harbiye'de özel muayenehanesinin de olduğunu belirtmek isterim ama tercihinizi Surp Pirgiç'ten yana kullanacaksanız sabahın köründe hastaneye gitmeye mecbursunuz. Muayene sırasını hastaneden veriyorlar ve cildiye özellikle de Serkis Bey kapalı gişe oynuyor. Bu konuyla ilgili merak ettiğiniz bir detay olursa mail ya da yorum vasıtasıyla yardımcı olabilirim. Serkis Bey inanılmaz tatlı ve tonton bir doktor, çok sakin ve güleryüzlü. Kendi odasına girerken bile yardımcısına olan saygısından ötürü kapıyı çalan biri ki evet olması gereken bu ama malum biz bu tarz doktorlara alışık değiliz. Neyse konumuza dönelim. Muayene sonucu ne dersiniz; malesef cildimin yapısı buymuş, kafama takmam gereken bir sorunum yokmuş, kese ve yoğun nemlendirmeyle problemim kalmazmış ha bir de çamaşır makinesinde deterjan olarak granül sabun kullanırsam daha iyi edermişim deterjanlar ciltte hassasiyet yaratabiliyormuş. Eee dedim içimden "Serkis Amca sabahın köründe dikildim geldim, bunun için mi bari bir merhem yazaydın, hiç yoktan bir leke açıcı falan?" Yok anacım yazmadı, yoğun nemlendirici bir losyonu yeterli gördü. Ben de in Serkis Barış we trust diyerekten boynum bükük bir şekilde odasından çıktım. Tabi cilt yapıma küfrederek.
Doktorun verdiği losyonu henüz düzenli kullanamadım (bazen çok üşengeç olabiliyorum). En kısa zamanda bir düzene oturtup etkilerini yazacağım. 


Bunun dışında koltuk altı ve genital bölge için gittiğim lazer epilasyon merkezinde bu tarz leke problemleri ve batıklar için ürün önerdiler-önermeseler şaşardım. ISIS Pharma Bodytone Reveal ve Neostrata'nın adını unuttuğum bir ürününün kolaylıkla çözüm olabileceğini söylediler. Ben de araştırmadan atlamak istemedim. 


Bu postu yazmamın sebebi de şu; an itibariyle batık ve lekelere karşı savaş ilan etmiş bulunmaktayım. Bu dosya kapsamında denediğim yöntemleri, tüm olumlu ve olumsuz yönleriyle paylaşıp bu dertten muzdarip olanlara yardımcı olabilmeyi planlıyorum. Sonuç alırım alamam bilemiyorum ama en azından denediğim yöntemlerden yola çıkarak aynı sorunu yaşayan pek çok kişinin yanlış ve işe yaramayan methodlarla vakit kaybetmesini önleyebileceğimi düşünüyorum. 

Bu konuyla alakalı söyleyecekleriniz, önerileriniz, denediğiniz ve paylaşmak istediğiniz yöntemler varsa blogun kapıları herkese sonuna kadar açıktır belirtmek isterim.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Gazamız mübarek olsun.

23 Şubat 2012 Perşembe

Project Pan vol. 2


Geçen seferki project pan vakasında çuvalladım itiraf ediyorum. Ama bu sefer pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Bu ürünler bitecek, bitene kadar da yağmurlu havada bana su yok. Bu sefer seçtiğim ürünler miktar bakımından zaten bitmeye daha müsait olduklarından süreci kısmen daha kolay atlatabileceğimi düşünüyorum.

Avon White Lily Banyo Köpüğü- Bunu duş jeli niyetine kullanıyorum, misler gibi bir kokusu var. Tekrar alacağım bir ürün, ama önce evdeki dus jeli stoğunu eritmem lazım tabi. Ürünle alakalı postum için tıktık.

Gliss Total Repair Şampuan- Gliss'in ürünlerini genel anlamda severim ama bir daha Ultimate Repair haricindeki serilerini almayı düşünmüyorum. Fena bir şampuan değil. Saçlarımı yumuşattığını söyleyebilirim, ama onarıcı etkisi konusunda olumlu yorum yapamayacağım. 

Pantene Saç Kremi- Boyalı saçlar için. Vasat diyebilirim ama azmettim bitireceğim. Etkili olması için miktar olarak biraz bol kepçe davranmak gerekiyor. Bir daha Pantene ürünlerinin yanından geçmem, yine boyalı saçlar için şampuanınu almıştım bir kaç kere anca kullanmışımdır.

Bioderma Sebium Purifying Foaming Gel- Şu yazımda yorumlarımı görebilirsiniz. Severek kullandığım bir ürün. Dibinde bir kaç kullanımlık kalmış ama stokta 500ml'lik dev boyu var. Şu an LRP Effaclar Gel kullanıyorum, o bitince Bioderma ile devam. Dönüşümlü olarak kullanmayı düşünüyorum. Ama LRP bir adım daha önde, Duo'yla beraber değerlendirince onlarsız şu zamana kadar ne yapmış diye düşünmüyor değilim.

Nivea Dry Comfort Roll-on- Kaç tane bitirdim hatırlamıyorum. 

The Body Shop Seaweed Mattifying Nemlendirici- Zamanında çok severek kullandığım bir ürün. Gel yapıda kolayca emilip, cildi nemlendirmekle kalmıyor aynı zamanda kayda değer bir matlaştırma da sağlıyor. Bu seri daha çok karma, yağlı ciltler için uygun. Tekrar alır mıyım? Sanmam şu an kullandığım cilt bakım ürünlerinden daha memnunum. 

Gliss Ultimate Repair Onarıcı Sprey- Bu seriden gerçekten memnun kaldım. Onarıcı spreyi de 2. kez alışım. Tekrar alabileceğm bir ürün.

Gliss Total Repair Isıya Karşı Koruyucu Sprey- Bununla ilgili post hazırladım, bir kaç güne yayınlarım. 

Watsons Ballı Maske- Yorumlar için tıktık . Sanırım bu benim 4. kutum. Tekrar alabilirim ama daha profesyonel ürünlere geçmeyi düşündüğüm için bir süre kendisiyle uzak kalacağız.

Dax Supergro- Bununla da ilgili post hazırlayacağım.

Excipial Hydro- Çok sevdiğim bir nemlendirici. Zamanında yüzüm için de kullanmıştım, bende herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştı. Şu an vücut için kullanıyorum. Tekrar alır mıyım? Evdeki stokları eritince tabiki de. 

Nivea Hydro Care Lip Balm- Bu ürün çok uzun zamandır bende. Pek etkili bulmadım, piyasada çok daha güzel ürünler varken Nivea'nın hiç bir lip balmını kullanmam. Zamanında almışım işte. 

The Body Shop Üzüm Çekirdeği Özlü Serum- Bununla da ilgili bir post borcum olsun.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Rusk Sensories Bright Şampuan


Malum sarı saçın derdi bitmez. Hele de yeni yapılmış açma, röfle işlemlerinde oluşması muhtemel çiğ sarılıklar, kızıllaşmalar, zamanlar solan saç rengi malesef sarıseverlerin en büyük kabuslarından. Ben de bu tarz renk düzensizliklerinin önüne geçmek amacıyla Rusk Sensories Bright şampuanı denemek istedim. Bu ürünü yurtdışından kozmetik alışveriş yasağı gelmeden önce strawberrynet.com'dan almıştım. Yani uzun zamandır benimle. Ürünü dönemsel olarak kullanıyorum, röflemi ya da dip boyamı yeni yaptırdığımda, saçımda matlaşma gözlemlediğim zamanlarda bla bla. Bu sebeple daha uzun bir süre bana yetecektir.

Renk çarkını hepimiz biliyoruz. Sarı, yeşil tonlarının karşısında mor tonlar bulunur. Rusk vb. markaların ürettiği mor şampuanların da sırrı renk çarkında gizli. Şampuanın mor renkli lavanta ve papatya özü içeren özel formülü saçtaki bu çiğ tonları, kızıllaşmaları nötralize ederek renk düzensizliklerini ortadan kaldırıyor, saça parlaklık kazandırıp; röfle, ışıltı vb işlemlerin olduğu kısımları tazeliyor. 

Dediğim gibi ben ürünü dönemsel olarak kullanıyorum. Örneğin pazartesi dip boya yaptırdım ve yaklaşık 1,5 hafta boyunca saçımı bu ürünle yıkayacağım. Kullandığım süre zarfında temizleme anlamında bir problem yaşamıyorum tek problem saçımı biraz kurutması. Bu anlamda eğer mor şampuan tercih edecekseniz saç kremini de almanızı öneririm. Ben almamıştım. Bunun haricinde gerçekten de renk konusunda vaad ettiklerini gerçekleştiriyor, yeni yapılan açma işlemlerinde saçın renginin daha çabuk oturması için bire bir. Rusk markasına ulaşamazsanız L'oreal Serie Expert Silver da aynı işlevi görecektir. 

Keşke dünya üzerindelki bütün saç bakım ürünlerini deneyebilsem, resmen takıntı oluştu:(

18 Şubat 2012 Cumartesi

Nevacare Nutritive Acil Bakım Sıvı Saç Kremi


Saçlarım uzun zamandır boyalı olduğu için sıvı saç kremleri olmazsa olmazım diyebilirim. Mümkün olduğunca elimdeki ürün bitmeye yakın yenisini hemen alırım ki dımdızlak kalmayayım. Yoksa tarama aşamasında sinir harbiyle vururum makası maazallah. 

Bu ürünü de bana ulaştığı andan yani Aralık ayından beri kullanıyorum. Saçlarımı gün aşırı yıkadığımı göz önüne alacak olursam bu üründe ilk dikkatimi çeken şey az miktarının bile saçlarımı sorunsuz biçimde açmam için yeterli gelmesi oldu. Fotoğraflardan belli olmasa da şişenin anca yarısını bitirebildim ki normal şartlar altında severek kullandığım Gliss markalı sıvı saç kremini aynı sonucu almak için hunharca kullandığımdan  neredeyse 1,5 ayda bitirebiliyordum. Bir kaç fıs saçımın kolayca, yolunmadan açılmasına yetiyor. 

Neva Kozmetik der ki: 
" Nevacare Nutritive Acil Bakım Sıvı Saç Kremi, provitamin B5 içeren özel formülüyle saçı yumuşatır ve karışmış saçların kolayca açılmasını sağlar. Özellikle banyodan çıktıktan sonra birbirine dolanmış ince telli düz saçları ve taraması işkence olan kıvırcık saçların bile kolayca açılmasını sağlayarak saç tarama işlemini eğlence haline getiriyor. Ayrıca fön ve düzleştirici öncesinde saçınıza Nevacare Nutritive Acil Bakım Sıvı Saç Kremi uyguladığınızda, saçlarınızı fön ısısından korur ve daha kalıcı bir görünüm sağlar. "



Isıya karşı koruma ya da yıpranmış saçlar üzerindeki etkisinden bahsedecek olursak sıvı saç kremlerinin bu işlevleri yerine getirdiğini düşünmediğim ve gözlemlemediğimden pek olumlu bir yorum yapamayacağım. Bu aşamada serum ve maskelerin daha etkili sonuçlar yaratacağı aşikar.

Sözün özü benim için sıvı saç kremlerini kullanmanın amacı saçın kolay taranabilmesini sağlamak. Nevacare de bu görevi gerçekten de başarılı bir biçimde yerine getiriyor, dediğim gibi diğer markalara kıyasla daha az miktarla taranabilir saçlara ulaşıyorum. Fön ya da düzleştirici öncesi ısıya karşı pek bir koruma sağlamasa da, fönü güzel tutuyor, gün içinde saçta herhangi bir yapışma, ağırlaşma yapmıyor. Memnunum, Neva Kozmetik'e bu ürünü deneme şansı verdiği için teşekkür ederim. Denk gelirseniz deneyin derim. Hem Gliss'in leş kokulu ürünlerinden bir nebze uzaklaşmış olursunuz. (Gliss sevdiğim bir marka, çoook memnun kalarak kullandığım ürünleri var ama kullandıkları parfümler beni bitiriyor malesef.)

Ürün 200 ml- 6.50TL

-Ürün firma tarafından gönderilmiştir, yorumlar bana aittir-

15 Şubat 2012 Çarşamba

Dandikten Bir Makyaj ( Kaşa Bak Hizaya Gel )


Uzuuun bir zamandır makyaj postu yapmadım, çünkü kaşlarımı küstürdüm:) Gördüğünüz gibi karmakarışık ve şekilsizler. Hatta tek renk bile değiller:) Malum kaşlarım aslında oldukça koyu renkte ve saçlarım sarı olduğu için renklerini kırıyorum. Kaşlarım küsünce de saldım çayıra anlayacağınız. Neyse görmediğinizi varsayalım.

Bu makyajı da geçtiğimiz hafta yapıp, öylesine fotoğraflamıştım. Açıkçası alt kirpik diplerimde kullandığım Avon Twilight Sparkle hariç ne sürdüğümü hatırlamıyorum. Eee niye post yapıyorsun diyebilirsiniz, iş olsun işte.




Ha bu arada gel eyelinerı uygulamak artık için sentetik sulu boya fırçası kullanıyorum. Sonuç gördüğünüz gibi oldukça tatmin edici. 1 nosu güzel eyeliner uygulamaları çıkartıyor tavsiye ederim. Hiç Mac'e falan para vermeye gerek yok.

12 Şubat 2012 Pazar

Ve Kazanan




Bu videoyu Youtube'a 55743 denememde ekleyebildim. Neyse çok şükür elime yüzüme bulaştırmadan çekilişin sonunu getirebildim. Kazanan videonun sonunda diye pislik mi yapsam acaba:) Temiz bir çekiliş olmasını istediğimden sonucu videoyla açıklamayı tercih ettim, full hd!!! kameramla çektiğim bu videoyu izlediğinizde konuşurken biraz saçmalamış olduğumu göreceksiniz, ne diyeceğimi pek bilemedim şimdiden söyleyeyim, sonra vay efendim başımız şişti falan demeyin.
 
Kazanan "tam da almayı düşündüklerim bana çıkarsa bir ilk olacak ve çok mutlu olacağım :)" yorumuyla sevgili ElanorTiwele.
Kendisini tekrardan tebrik ediyorum:)

 Katılımınız için hepinize teker teker teşekkür ederim, Umarım bundan sonraki çekilişlerde şans sizden yana olur.

NOT:Talihliyle en geç pazartesi akşama kadar iletişime geçememem halinde çekiliş tekrarlanacaktır.

11 Şubat 2012 Cumartesi

Çekiliş Hakkında

Arkadaşlar, dün gece itibariyle çekiliş postunu yorumlara kapattım. Talihli şu an belli fakat sonucu video ile yayınlamak istediğimden sizden biraz zaman rica ediyorum. Dün gece videoyu bir türlü Youtube'a yükleyemedim. En geç Pazar akşamı talihliyi yayınlayacağım. Anlayışınız için teşekkürler.

İyi Haftasonları:)

9 Şubat 2012 Perşembe

Çekilişe Katılmak İçin Acele Et


 Seche Vite Dry Fast Top Coat, Seche Base Coat ve Chine Glaze Drastic kazanmak istiyorsan acele et. Katılım için son gün yarın.

Hediyeler paketlendi, şanslı sahibine doğru yola çıkmak için bekliyor. Katılmak için tık tık.


Onlineeczanem.com Alışverişim


 Dün onlineeczanem.com'dan aldığım maille 8-14 Şubat tarihleri arasında yaptığımız alışverişlerde kargo ücreti ödemediğimizi öğrenince hemen bu fırsatı değerlendirmek istedim. Dün öğleden sonra verdiğim sipariş jet hızıyla bu sabah bana ulaştı.La Roche Posay'in Hydreane serisini denemezsem olmazdı, Legere bana, Riche arkadaşım Beste'ye:)




Her zamanki gibi beni sample'a boğmuşlar, nasıl sevindim anlatamam. Kendilerine buradan tekrar teşekkür etmek isterim. Miniş miniş Avéne'ler tam yemelik. Avéne özellikle termal suyunu denedikten sonra iyice merak ettiğim bir marka oldu. La Roche Posay'in kullandığım ürünlerinden delicesine memnun olduğum için denemeye elim gitmiyordu. Bu samplelar o sebeple çok makbule geçti. Yine La Roche Posay'in Tolariane serisinden sample demeye dilimin varmadığı temizleyiciyi de göndermişler kocaman 50 ml, böyle sample'a can kurban.

Sabah sabah günümü aydınlatan bir kargo oldu anlayacağınız. Onlineeczanem.com'un ücretsiz kargo kampanyasından yararlanmak için tık tık.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Pure Beauty Geoaqua Ultra-Hydrating Eye Gel


 Pure Beauty bildiğiniz gibi Kore menşeili bir marka ve Watson'slarda satılıyor. Uzak doğu'lu kadınların cildi dillere destan olunca ben de bu markaya şans vermek istedim ve yeni çıkardığı Geoaqua serisinden bu ürünü aldım.


Peki Geoaqua serisi ne vaad ediyor? Gelin sırlarını okuyalım.

 
Geothermal Onsen kaynak sularının faydaları:

  • Derinlemesine nemlendirme
  • Cildi sıkılaştırmaya yardımcı
  • Besleyici etki
  • Cilt tonunu iyileştirme
  • Antioksidan etkisi
  • Gözenekleri sıkılaştırmaya yardımcı
  • Cilt yenileme ve cilt dokusunu iyileştirmeye yardımcı
  • Kırışıklık azaltmaya yardımcı
  • Serbest radikallere karşı savunma
  • Cilt esnekliğini arttırmaya yardımcı

İçeriğine göz atacak olursak


Gelelim yorumlara. Benim göz altlarım çok problemli değil,  morluk sorunum pek yok. Çok uzun süre bilgisayar ekranına baktığımda veya sınav dönemlerimde herkes gibi göz altlarım çökebiliyor bu da normal zaten. Bunun haricinde göz çevrem çok kuru değil. Sırıtık biri olduğumdan kirpik diplerimde minik kırışıklıklarım var. Göz çevresi kremi kullanmak istememin sebebi makyaj yaptığım için nemlendirip içimi rahatlatmak. 


Ürün adından da anlaşılacağı gibi gel kıvamında, çok yoğun bir yapısı yok oldukça hafif. Rahatsız etmeyecek floral bir kokusu var. Yapısının hafifliğiyle nemlendirmesi de doğru orantılı diyebiliriz. Cilt tarafından kolayca emiliyor, herhangi bir yağlı, rahatsızlık verici his bıraktığını söyleyemem. Bu nemlendirme bana yeterli geldi ama kuru bir göz çevresine sahip kişi bu kremden nefret edebilir. Zira gerçekten de emildikten sonra nemlendirici sürmüşsün hissi yaratmıyor. Bunun haricinde göz çevremde herhangi bir aydınlanma, efendime söyleyeyim mimik çizgilerimde yumuşama falan görmedim. Bazı göz çevresi kremleri gibi yağ butoncuğu falan da yapmadı.

Ürünün sevmediğim bir özelliğini söyleyecek olursam ucundaki delik bir göz çevresi kremi için fazla büyük bu sebeple ihtiyacınız olan üründen daha fazlasını akıtıyor. Hele de baş aşağı koymuşsanız akan ürün kapağın birikebiliyor. Buna dikkat etmekte fayda var.


Gördüğünüz gibi yapısı oldukça hafif.



Göz çevresi çok sorunlu olmayıp uygun fiyatlı bir ürün arayanlar deneyebilir.( sanırım en son 20TL'ydi.)  Büyük beklenti içine girerseniz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Kuru ve olgun ciltler zaten uzak dursun. Bir daha alır mıyım, sanmam. Belki aynı markanın Super Brightening ya da Youth Restore with Black Pearl serilerini deneyebilirim. ( Super Brightening serisinin toniğini denedim en kısa zamanda post yazacağım.)