30 Mayıs 2010 Pazar

Bagno Di Roma



Bagno di Roma'nın keçi sütlü sabunu olur kendisi ve son zamanlarda göz bebeğim. Bu ciciş karma ciltlere 1-2 hafta içinde pürüzsüzzz bir ten vaadediyor. Bu boş bi vaat değil emin olabilirsiniz, sabah akşam düzenli bi şekilde kullanılıp, cildinize iyi gelen bi nemlendiriciyle desteklendiğinde farkı hemencecik görebiliorsunuz. Tek problem malesef kolay bulunamıyor oluşu, Arifoğlu'nun İstinye Park ve Palladium mağazalarından alabilirsiniz, diğer mağazalarında malesef yok. Fiyatı da 5 lira. Deneyin derim.

28 Mayıs 2010 Cuma

Essence-Glossy Lipbalm



Bu benim en en sevdiğimm cicilerimden biri, kendisini sevgili arkadaşım B. Almanya'dan getirdi ve geldiği günden beri bayıla bayıla kullanıorum. Hatta bitireceğim ilk glossum olcak kendisi büyük ihtimalle, ama nolur bitmesin:))))) Bendeki rengi 03 Sweet Strawberry, içinde çok minik ışıltılar var ve cam gibi parlıo tam sevdiğim tarz:)) Ayrıca çok da kalıcı. Bakalım dudakta nasıl duruyo:)



Fotoda cam parlaklığını yansıtamadım ama çok çok güzel duruyor tavsiye ederim.

23 Mayıs 2010 Pazar

La Ligne Care Body Milk




Kendisi Gratis'in bizlere sunduğu nimetlerin en güzellerinden bence. Gördüğünüz vücut sütü son zamanlarda favorim. Kokusu sabun,pudra gibi bişi miss gibi temizlik hissi veriyo. Nemlendirmesi de benim için gayet iyi. Çok kuru bi cildiniz yoksa memnun kalabilirsiniz. Formül Aloe Vera ve E vitaminiyle desteklenmiş. Çok da güzel emiliyor, öyle sürünce yapış yapışlık hissi yok. Fiyat olarak da şaka bi rakam, ya 2,95 ya 3,95 öyle birşey. Aklınızda bulunsun derim, ben bayıla bayıla kullanıyorum:)))

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Gel Gel Makyaja Gel:PPPP



Nasılım:P? Hiiii Sochic elin kırılsın emi alt kirpik diplerinin hali ne o öle? Silinmiş mi desem, boş mu kalmış desem, cık cık yakıştıramadım, otur 10 üzerinden 6:PPP

She 523- Milka Moru


Rejimdi, sivilceleri adam edelimdi derken
Milkalardan uzak kaldığım zamanlarda bari rengi tırnaklara taşıyalım da avunalım diyorum:) Ben bu rengi, ojeyi yerim. Çokkk seviyorum kendisini. She'nin diğer renklerini de almam lazım sanırım renkler çok canlı, kalıcı, kolay da kuruyo, keşke çok renk seçeneği olsa. Bu aralar ellerim,tırnaklarım harap haldeler. Devamlı krem sürmeme rağmen çok kuru hissediyorum. Tırnaklarımı da kısaltmak durumunda kaldım, Aşko'nun mezuniyetine kadar adam etmek lazım.

21 Mayıs 2010 Cuma

Yine Boyandım



Sıkıntıdan yapılmış bi makyaj daha. Aşko'nun mezuniyetine ne yapsamm derken çıktı. Takma kirpikle desteklendimi hiç de fena olmaz sanırım.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Eskiler



Biraz nostalji fena olmaz sanırım, kulakların pası silinsin.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Tatilden

  • Sıcaklar kendini ufaktan hissettirince kampüslerde tatil ilanları da dalgalanmaya başlar malumunuz. Biz de bu ilanlardan ilham alarak rotamızı çizelim dedik. Tatil köyü mantığına gelemeyen bi çiftiz biz, darlanamaya müsaitiz. Kafa dinleyelim, eğlenelimm, animasyondu carttı curttu peşinde koşarken yorulmayalım dedik ve Olympos'u tercih ettik. İsmi geçmeye başladığı andan itibaren bi rahatlık çökmüştü bile:))) Orman, ağaç evler, bungalovlar... Önce Kadir'in Yeri 'ne gidelim dedik okuduk araştırdık, olumlu şeyler kadar olumsuz yorumlar da vardı. İşte bu yorumlar arasında kaybolurken Ekşi Sözlük imdadımıza yetişti ve Orange Pansiyon'da karar kıldık. Bize sevgili arkadaşlarımız E. ve K. de eşlik etti. Tatilin bomba geçeceği ilk yarım saatte OGS cezası( 110 lira sıkışmış bi yerlere) yememizden belliydi. Sevgili E. saolsun OGS'yi ters tutabilme şerefine ulaşınca kaçak damgası yedik:PPP İşin enteresan tarafı ceza yiyeceğimizi bi gece önceden rüyamda görmemdi, tatil boyunca bi atraksiyona girmeden önce rüyanda bişi gördün mü sorularına maruz kalmamı sağladı tabi bu olay. Yol çok eğlenceli geçti, şarkı, türkü, makara derken 9 saatte Orange'a vardık. Daha ilk dakikadan yorumların ne kadar yerinde olduğunu hissettirdiler bize, çok güleryüzlü, anlayışlı bir ekip var bi kere, yemekler mükemmel, ortam huzurlu,diğer pansiyonlara göre denize daha yakın, işlerini severek yaptıkları belli, konukların memnun kalması için ellerinden geleni yapıyorlar saolsunlar. Bu sebeple günün birinde Olympos'a yolunuz düşerse hiç düşünmeyin kapılarını çalın derim.

  • Olympos'da sezon Mayıs 15te açılıyormuş, biz 12si sabahı ulaştığımızda gayet sakindi 15yle beraber öğrenci tayfaları gelmeye başlayınca daha yoğun oldu tabi. Bu sebeple sezondan 1 hafta önce gitmek daha uygun olabilir. Tarih itibariyle sıcaklık şüphesiz gayet iyi, deniz de tam kıvamındaydı. Zaten en iyi zaman Mayıs bence Antalya için. Bungalov kısmına gelecek olursanız evler ağaçlar arasında gündüz çokk kavurucu sıcak olmuyor, gece de sabaha karşı hafif serinliyor ama problem değil klima işinizi gayet görür.

  • Yemeklerden bahsetmek istiyorum, yorumları okurken çok dikkatimizi çekmişti. Sabah kahvaltısında Yusuf'un omletleri harika, akşam yemekler desen hepimizi can evinden vurdu gayet leziz tıka basa doyarak kalktık her seferinde. Zaten 1 kilo almışım sayelerinde. Bahçede hamak, çardak keyfi günün her saati çok keyifli. Wireless mevcut. Bütün gün eşşekler gibi sedirlerde yat sıkılma imkanın yok:)

  • Bunun dışında ufak önerilerim olcak, Yanartaş denen zıkkıma çıkmayın yok yok ya da çıkın biz yandık siz de yanın anasını satiim:) Bizim kafiledeki turistler saolsunlar tazı gibi olduklarından onlara ayak uyduralım derkenn hayatımızdan soğuduk. Bi kere kesinlikle dağa çıkıcaz üşürüs diye düşünüp kalın ya da uzun kollu giyme hatasını yapmayın. Mümkün olduğunca az eşya götürün yanınızda, şarap şisesi,su şişesi , foto makinesi derken çıktığınızda hiç birini gözünüz görmüyo.Biz bi de üstüne geyik olsun diye darbuka almıştık ki ne siz sorun ne biz söyleyelim( gerçi serviste E. bizi bayaaa bi coşturdu her zamanki gibi). Yanınıza fener alın, spor ayakkabı tarzı bişi giyin yokuş ve taşlık ayağı ele alıp dönmeye gerenk yok dimi ama:)

  • Sonracığıma kesinlikle Bepanthene, Silverdin tarzı ilaçları yanınızda götürün, ben götürdüm yetmedi, tek bi markette Bepanthene satılıyo olmadı ordan alırsınız. En yakın eczane de Adrasan'daymış aklınızda bulunsun. Sağlık kabini biz ordayken açık değildi ama sezonda sorun olacağını sanmıyorum.


  • He bi de börtü, böcek olayı var tabe. Ben oldum olası sevmem bu meretleri. Ama bi problem yaşamadık kendi çaplarında takılıyorlar, odada sinek bile yoktu. Çokk takıntılı değilseniz rahatsız edeceklerini sanmıyorum. Deniz yolunda kaplumbağalarla oynayabilirsiniz, he bi de derede kurbağalar var. Kano turu için malzemelerimizi dereye indirirken minnoş bi yılan vakası da yaşadık, rehber hemen halletti saolsun. Orman içinde böyle ufak sürprizlerle karşılaşabilirsiniz söylemeden geçemicem.


  • Kano turu, Köprülü Kanyon'da rafting yapabilirsiniz. Biz kano yaptık, sabah 10 dan öğlen 3 e kadar profesyonel kanolarla açıldık, mağaraları gezdik.Çoooooookkkkk zevkli ama bir o kadar da yorucuydu. Yiğitliğe b.k sürdürmeyelim dedim sinek kanadı kollarıma bakmadan tek kişilik kano aldım. Öldüm öldüm dirildim, da bi de haşlandım tabe, bacaklarım dik üçgen şeklinde izle yandı kavruldu. Dönüş yolunda dereden geçerken kurbağaların sesiyle ve tabe o yorgunlukla sinir krizi geçirdim, Aşk'o saolsun kahramanım oldu çekti aldı beni kanomdan hehe:) Rafting için daha yoğun zamanlar tercih edilmeliymiş daha keyifli olması açısından.



  • Olympos yolu üzerinde Kemer'i geçince Phaselis'i ziyaret edebilirsiniz, biz eşşeğiz malesef fırsatımız olmadı ama çok güzelmiş başka sefere inşşşşş.

  • Daha çok fazla şey var bu tatil üzerine konuşulcak, kısaca gidin derimm biz çok sevdik, dönmemeyi bile düşündük hazır pansiyonculara kendimizi sevdirmişken belki bizi sahiplenirler dedik ama kıçımız yemedi baka baka döndükkkk keşkee kalsaydık. Zira hala havasından çıkamadım, benim gibi İstanbul delisi 2 gündür saf saf geziniyor bazen tiksiniyorum buralardan:)



Uzun oldu farkındayım ama napalımm, bi kaç resim paylaşalım bare affettirmek için:) Çok fazla foto çektik henüz diğer resimleri alamadım kendi makinemdekilerden seçme yapıyorum. Ufak bi Akdeniz esintisi olsun sizlere de:))




















18 Mayıs 2010 Salı

Yettim gariii

Aşko ve arkadaşlarımızla züperrrr ötesi bi tatil yaptık ama bitti malesef. Dün gece istemeye istemeye dönmek zorunda kaldık İstanbul'a. Tatille ilgili detaylar, resimler çok yakında burada. Bu arada beni ödüllendiren çokkkk çokkk sevgili pıtırcıklarım Siyah Prenses, Chunli, Roxelanne ve Hülya'ya teşekkürlerimi sunuyorr kendilerini mıncırıyorum:) Ödülü herkeş almış gördüğüm kadarıyla o sebeple gözden kaçırdığım blogger arkadaşlarım varsa benden onlara gitsin bu ödül:)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Sochic Kaçar


Yarın bi aksilik olmazsa AŞK'la ufak bi tatile çıkıyoruz. Haftaya görüşmek üzere canlarım, özleyin beni:PPPP

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Yeşil




Bugün yeşilleniyim dedim. Flormar'ın yeşil tonlarındaki farlarını kullandım. Aha kendisi şu olur:


Öncelikle göz kapağına komple 1 nolu farı sürdüm, kuyruk kısmına 2 nolu farla hafifçe gölgelendirme yaptım. Kaş altında 4 nolu far , alt kirpik diplerinde de ıslatılmış ve açılı fırçayla sürülmüş 3 nolu far ve Maybelline'nin tekli farlarından 710 Blazing Brown var.O da şu oluyor:

Liner olarak klasik İnglot jel eyeliner kullandım. Bu arada kirpik diplerinde 2 renk kullanmak hoşuma gitti, siz ne dersiniz?

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Işıldamak İsteyen????

Yaz geldi sayılır, eee bronz bi tenin en yakın dostu da ışıltılı losyonlar bence. Abartmamak kaydıyla çok tatlı duruyor.

Sevgili Nivea Skin Reflection'ı üretimden kaldırınca ışıltılı vücut losyonu arayışına girdim tabi. Halbuki ne de severdim; bakır altın tonlarında bi yansıma verirdi tene.

Ah ahhh eski günler:( Bu süre içinde denediğim ürünler oldu tabe,ama öle yaldır yaldır parlayan kafam kadar simleri olan şeyler bana göre olmadığı için hep avcumu yaladım. Aralarında en memnun kaldığım Hawaiian Tropic'in Glitter Aftersun'ı oldu. Ahan da bu kendisi olur:)







Bu da tendeki hali




Kokusu süper, iyi de bi nemlendirici, duş aldıktan sonra şöle bi sürünce hem yumuş hem de ışıltılı olabiliosunuz:) Bronzluğu da uzun süre koruyor en azından bende öyle oldu.

Neyse baktım benim kurtarıcım bu yazı çıkaramaz hemenn kolları sıvadım. Yves Rocher Hindistan Cevizli Vücut Losyonu'mun içinde Golden Rose toz farlardan kattım, sonuçç tabiki de güsel oldu. Yalnız bu toz farlar başa belaymış, o kadar dikkat etmeme rağmen parıltıya bulandım, bu sebeple makyajlarında bu tarz ürünler,pigmentler kullanan arkadaşlara saygı duydum helal olsun:)




Şişedeki görünüm şu şekilde; ışıltı farkediliyor dimiiii?


Bu da elde uygulanmış hali, sanki NARS Albatross'un losyon versiyonu gibi oldu yahu:PPPPP




Siz de ışıldamak, bronzluğunuza daha da hoşluk katmak isterseniz deneyin derim:)

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Uzun Bir Aradan Sonra


Kaşlarımı nadasa bırakmıştım daha fazla insanlıktan çıkmadan aliim dedim:) Almışken de şöle bi makyaj yaptım tamamen uyduruk eyeliner hiç de hoşuma gitmedi ama ekledim. Size eyeliner tutoriali sözüm var biliorum ama ne kadar denediysem istediğim gibi olmadı. En iyisini yapana kadar askıya aldım, yapıcaksak güzel olsun işe yarasın dimi. Zaten eyelinerı makyaj postları için boyandığım zaman kullanıyorum. Gözümde malum İnglot'un gel eyelinerı var.Alt kirpik diplerinde ise bayıldığım yeşil kalemim. Flormarın asansörlülerinden 803 no, mükemmel bir yeşil bence. Gözün içinde de Avon Kajalstick siyah kalem. Makyaj postlarımın devamını umut ediyorum zira bu aralar cidden sadece kalem rimelle idare ediyorum...